🪨 Hayy, Bir Taşın Hafızasını Dinlediği Gün
- Hakan Yüksel
- 11 May
- 1 dakikada okunur
Dilsiz gibi görünen taşların bile anlatacak bir hikâyesi vardır.
I. Sessiz Bir Taş
Hayy, ormanın kenarındaki küçük açıklıkta yürürken ayağı bir taşa takıldı.Taş ne sivriydi, ne parlak…Sadece oradaydı.Sade. Sessiz. Sabit.
Ama Hayy’ın içi kıpırdadı.
“Sen ne kadar zamandır buradasın?” dedi.Taş cevap vermedi.Ama Hayy zaten sessizliğin en güçlü cevap olduğunu biliyordu.
II. Bir Taşla Konuşmak
Hayy taşı eline aldı.Yüzeyine baktı, kenarlarını yokladı.Bir yarık vardı üzerinde — incecik, neredeyse görünmeyecek kadar hafif bir iz.
“Seni kim çizdi?”“Yağmur mu? Zaman mı? Yoksa bir kuşun pençesi mi?”
Sonra taşı göğsüne bastırdı.Gözlerini kapattı.
Bir ses duymadı.Ama bir his geldi:Soğuk, ağır, sabırlı…Ve çok eski.
III. Taşın Hafızası
Hayy yere oturdu.Taşı önüne koydu.Ve onu dinlemeye başladı.Tıpkı bir kitap okur gibi.Ama kelimeler yoktu.Sadece katmanlar, çizikler, dokular…
Taş şöyle dedi sanki:
“Ben bir zamanlar ırmağın dibindeydim.Sonra bir kuş beni gagasıyla taşıdı.Bir çocuğun cebinde dolaştım.Sonra yağmurla yıkandım.Ve şimdi buradayım.”
Hayy gülümsedi.
“Yani herkesin bir hikâyesi var…Yalnızca konuşanların değil.”
IV. Anlamak İçin Dinlemek Gerekir
Hayy, taşları toplamaya başlamadı.Bir koleksiyoncu gibi değil.Bir dinleyici gibi.Bazı taşlar hafifti ama derinlik taşıyordu.Bazıları parlaktı ama sessizdi.
O gün hiçbir şeyi ölçmedi.Ama her şeyi hissetti.
Çünkü anlamak için önce ağırlaşmak,sonra durgunlaşmak,sonra dinlemek gerekirdi.
V. Kapanış
Dönüş yolunda Hayy taşlardan birini cebine koydu.Ama bu bir hatıra değil, bir soru idi.
“İnsan da bir taş gibi midir?İçinde yaşadığı her şeyden iz mi taşır?”
Ve yıldızlara bakmadan önce o gece yalnızca taşına baktı.Çünkü bazen en sessiz olan, en eski hikâyeyi anlatır.

Yorumlar